Doğal ürünler her yerde öne geçiyor. Ekonomik kriz bile doğal ürünlere istek hızını kesemedi.
Çin, başta olmak üzere, Güney Doğu Asya doğal bitkileri, Kızıl Derili dediğimiz insanların Sibirya Yakutlarının doğal yaşamla elde ettikleri deneyleri ışığında bir uçtan öteki uca tüm bitkiler harmanlanıp sağlık için büyük metro kentlerde sunuluyor.
Çin hibiskus'u ile Tayland hibiskus'u karışımlı çaylar New York'ta, Washington'da vitrinlerdedir. Doğal bitkiler yeni deneylerle özel mağazalarda gündem oluşturuyor.
Değerli İzleyici,
Anadolu'nun sağlık veren, onca ürünü var. Kaplıcalar var. Köyceğiz bu konuda bir numaradır! Roma dönemi sağaltma merkezi, bugün Sultaniye diye bilinir. Sultaniye kaplıcası, sağaltım turizmi dört mevsim konuklarını ağırlayan bir gündem oluşturacak güçtür.
Bu anlamda, Köyceğiz bir sağaltma merkezi olarak hem mikro hem makro planda hizmet sektörü yaratabilir. Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Erbay ile yaptığım ve önceki aylarda burada yayınladığım söyleşi de bu konuya iyice açıklık kazandırdı. Buna bir ek veriyorum.
Bu değerli doğal kaynağın çevresi ormanla kaplı. Ağla ve Toparlar'ı Kızlan Dağı ile kucaklayan ve karşıda Ölemez ile yükselen orman var. Orman salt odun, yakacak değildir. Ormanlarda elde kalan son Günlük Ağaçları ve bu ağaçlardan elde edilen sığla yağı, ne durumdadır?
Ekonomik kaynak olarak sığla yağı potansiyeli, Köyceğiz'e üç km yakında Toparlar Beldesi sınırları içindedir. Konuyu daha fazla ertelemedik. Toparlar Başkanı Sayın Kamil Ceylan ile yaptışımız söyleşiyi aşağıda izleyelim.
Sevgi İçtenlik...
Tekin SonMez
19 Mart 2010, StockholmSORU; Sayın Kamil Ceylan siz Toroslar'ın en Batı ucu olan Kızlan Dağı eteklerinde bir orman bölgesindesiniz. Halkı ilgilendiren Günlük Ağaçları var burda. Günlük Ağaçları Festivali düşünüyor musunuz?
YANIT; Şimdi.. Günlük Ağacı, en fazla bizim Köyceğiz muhitinde bile, Toparlar’da. Yani Köyceğiz günlük ormanları denir ama Köyceğiz’de Toparlar kadar bir orman alanı yok zaten. Hatta eskiden ‘günlük düvenleri’ bulunurmuş burda, 7-8 tane, Toparlar’da, bunu Ula’dan.. çeşitli.. etraftan gelip işliyorlarmış, yağ çıkarıyorlarmış.
SORU; Gençlik günlerinde kalmış Sığla öyküsü var mı?
YANIT; Tekin Hocam ben size şöyle birşey anlatayım, ben üniversitede okurken 1982 yılında mide rahatsızlığı geçirdim, ikmallere de Erzurum’da, giremedim, yani tam ikmaller esnasında mide kanaması geçirdim bir sene sınıfta kaldım yani, imtihanlara giremediğim için. Bir on gün kadar Erzurum Araştırma Hastanesi’nde yattım, orda bana doktor perhiz verdi, böyle büyük bir liste, ben buraya geldim, genciz tabii. Öteki, beriki dedi ki ‘ yahu buna gerek yok, ne var, sığla yağı yiyeceksin, günlük yağı yiyeceksin, en az 40 gün sabahları aç karnına.’
SORU; Sığlayı ilaç gibi kullanmak.. reçete gerekmedi mi?
YANIT; Burda Hüseyin ağbi, Arap Hüseyin derler o vardı, günlükleri toplamış gelmiş, evde birşeyin içinde kaynattı onu, beyaz tülbentin içinden geçirdi, onu böyle nohutla mohutla böyle hap gibi şey yaptı, Boğazdan mideye geçerken boğaza yapışıyor ya yapışmasın diye.. ılık suyla sabahları, ben onu 40 gün kadar içtim.
SORU; Bu konuyu iyice açalım! Bunu bir reçete sayarak kulllanmaya kalkanlar olur! ‘Nohut hap gibi şey yaptı,’ dediniz. Onu yuttunuz mu?
YANIT; Evet, yuttum.. ama dışında nohut, içinde günlük var onun. Evet! Dışına, böyle nohut gibi, bal mal tereyağı gibi birşey yaptı yani kendine göre dövülmüş nohutla birşey yaptı. Reçetesi falan yok! Ve ben onu içtim. Babam ille beni ameliyat ettirecek oldu. Bir de zayıfladım, mide kanamasından dolayı, oldukça böyle tıra.. ‘Tıra’ derler ya hani insanın tırası oldum, babam rahmetli beni, Gültekin Palabıyık vardı, cerrah, ona götürdü, anlattı ‘böyle böyle büyük bir mide kanaması geçirdi, şöyle oldu böyle oldu,’ diye. Bunun üzerine Gültekin bey, hemen yarın ameliyat olacaksın, git yat dedi. Ben de Gültekin doktoruma dedim ki ‘doktor benim çok kötü rahatsızlığım var ama,’ dedim, ‘vücudum da kansız olduğum belli,’ ben,' dedim ‘40 gündür yöresel günlük hapı yedirdiler bana, böyle bölye. Böyle böyle bana yağ yedirdiler, bir filmimizi çekelim sonra gene olalım ameliyat,’ dedim,' sorun değil, acaba bunun bana faydası oldu mu olmadı mı devam edeyim mi etmeyeyim mi ben bilgi sahibi olayım,’ dedim. 'Olur yavrum,' dedi beni, gönderdi filme. Geldi filmime baktı, ‘oo geçmiş olsun ameliyatlık bir şeyin kalmamış,’ dedi.
SORU; Sayın Ceylan, başınızdan ders çıkarılır bir öykü geçmiş. Bu bile Toparlar Beldesi’ndeki günlük ağaçlarının değerini ortaya çıkarır, artırır. Günlük Ağacı, Sığla Yağı Festivali yapalım, siz bu öyküyü anlatın bakın ağaçlar nasıl halk tarafından korunmaya alınır,olmaz mı?
YANIT; Biz aslında bu yöremizde arazi açma niyeti ile günlük ağaçlarını eskiden beri katlediyorlardı çok, yine allah razı olsun Çevre Koruma mı finanse etti bunu bilemiyorum, bir ‘B çalışması’ yaptılar, arazilerle, (B) dışında kalan yerleri tel örgü ile Orman ayırdı. Ondan sonra vatandaşlarımız fazla ormana dalmadılar, orman yerinde kaldı.
SORU; Hepsi günlük mü bunların? Başka ağaç türü yok mu burada?
YANIT; Hakikaten bu yörede çok orman var. Günlük, yani % 99’u Günlük zaten, içerisinde çok az miktarda da Karaağaç ve Çınar dediğimiz, Dişbudak dediğimiz ağaçlar var ama % 99’u Günlük ağacı. Sizin bölgede, bir iki Boya Ağacı da var, sizin bölgede.
SORU; Toparlar'a ekonomik katkısı var mı bu ağaçların?
YANIT; Ekonomik bir katkısı yok, şu anda yok. Ama, sığla yağını neden yasakladılar bilmiyorum. Bir çok işçi vardı sığla yağında çalışan. Geçenlerde burda bir toplantı yaptılar bu sığla yağı ve günlüklerle. Sanırım eğer günlük yağı üretimiye ilgili bir sınırlı sorumlu kooperatif kurulabilinir ise, sığla yağı üretimi için müracaatta bulunurlar ise...
SORU; ‘Sığla yağı üretimi için müracaatta bulunurlar ise,’ dediniz. Toparlar sakinleri mi, kim yapacak?
YANIT; Tabii üyeler, yani oraya bir kooperatif kurulup işletilmesi üzerine Orman’a müracaat edildiği takdirde, bunların eğitimden geçirileceği, ekonomik bir değer kazanması için eğitimden geçirileceği, bilinçli şekilde bu sığla yağı üretiminin yapılabileceğini, bize ilgililler söyledi. Ama Orman şimdi bunu işletmiyor.
SORU; Bu yetki Ormanın mı, Maliye Bakanlığı’nın mı?
YANIT; Tabii Orman’a zaten şey, yani Orman Bakanlığı’na ait o ormanlar. Daha önce işletiyordu Orman.
SORU;Bir kooperatif ortaya çıkınca ne olacak? Bu kez Ticaret Bakanlı’da araya girerse yıllar süren bir yetki davası ortaya çıkmaz mı? İkincisi Marmaris’te Sığla/ Günlük Ağaçları Festivali başladı bir iki yıl önce. Ben ilk soruya, başa dönüyorum. Siz Toparlar Belde Başkanı ve yönetimi olarak ne düşünüyorsunuz? Fırsat kaçtı mı? Marmaris’te gidip o festivalde ne oluyor diye bir uzman gönderdiniz mi?
YANIT; Göndermedim! Ben Marmaris’in festivalini de ilk defa sizden duydum. Yani bize böyle bir bilgi ulaşmadı, ulaşsaydı en azından gider ne zamansa gidip bir bakmakta fayda var. En azından orda bulunmakta bir fayda var. Onun içerisinde olmakta fayda var bizim açımızdan. Biz Marmaris’e bir daha gidince bunu soralım. Ne zaman, nasıl oldu dokümanları nedir falan. Çevre de birkaç kere bu konuda işte; 'Sığlanın, ağaçların gözyaşları,' falan diye bir iki seminer falan yaptılar ama..
SORU; Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar ile bir söyleşi yaptık. Ali Bey anlattı bunu, özellikle... O günlerde Belediye Basın Danışmanı Sedat Kirt, belki de sonradan da o anlatmıştır. Günlük Ağacı, Toparlar’da Marmaris’ten daha fazla değil mi ve bu durumda sizin Toparlar Beldesi olarak, Festival için atak yapmanız gerekmez mi?
YANIT; Şimdi şöyle, daha önce Marmaris’te bir hayli orman olmasına rağmen.. şimdi Marmaris’te benim gözüm hiç ormana çarpmadı gelip giderken. Tekin Hocam biz bu konuyu bir araştıralım, bakalım.
Aralık 2009, Muğla - Köyceğiz, Toparlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.