4 Haziran 2010 Cuma

Köyceğiz'de sağlık mucizesi, 'Gelsinler görsünler, girsinler, denesinler'; diyen Sultaniye Termal yönetmeni Mehmet Bey'in önerileri; On dördüncü yazı

Homeros'un dizelerini efsunlu bir esintiyle yineleyen Olympos/Ölemez Dağı eteklerinde, Sultaniye'de etkin izlenimlerle karşınızdayız.

Tam on üç, on dört yıl önce 'Bugünkü adı ile Ölemez Dağı, kaşifini bekliyor,' diye Hürriyet Gazetesi’nde (5 Ocak 1997) yazdım. Sanırım bu dağ, bu göl tılsımlarıyla kaşifini beklerken, bu satırların yazarını karşısında buldu.

Sırasıyla, bir ucundan tutarak bu gölün, bu dağın, bu tanrılar ve tanrıçalar vadisinin, bu karşıda Pan ve Kızlan dağları arasındaki lagun labirentlerinin sırlarını, gizlerini bir an için bu kükürtlü termal sularında aramaya başlarken buldum ben de kendimi. Nasıl oldu, bilmiyorum!

Değerli İzleyici,

Evet! Belki de hep birlikte bu labirentlerle yürüyecek ve birilerinin kulaklarımıza fısıldayacağı bu gizemli söylenceleri bekleyeceğiz. Evet! Bekleyelim! Bu efsaneleri beklerken, Sultaniye Termalinde Köyceğiz Belediyesi Başkanı Sayın Salih Erbay tarafından görevlendirilen ve burada dokuz yıldır yönetmenlik yapan Mehmet Bey ve çalışkanlıkları ile dikkat çeken ekip üyelerini; Öner Ongun, Salim Yılmaz ve Soner Yıldırgan'ı da aşağıdaki fotoğraflarıyla tanıyarak, söyleşinin öteki bölümünü birlikte izleyelim.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 4 Haziran 2010, Sultaniye, Köyceğiz, MuğlaSORU; Mehmet Bey kışın ne oluyor, yoksa kışın kapalı mı?
YANIT; Kışın da açık. Kışın bu yörenin insanları geliyor daha çok, bazen yağışlı oluyor ve göl yükseliyor o zaman gelemiyorlar. Gelmeden önce beni arıyorlar ben de onlara gelebileceklerini söylüyorum. Buranın en iyi mevsimi Eylül, Ekim, Kasım sonbaharla ilkbahar çok güzel oluyor burda. Temmuz, Ağustos çok sıcak olduğu için suyun sıcaklığı da otuz kırk derece, arkamız dağ, Ölemez Dağı, onun sıcaklığı, havanın sıcaklığı, suyun sıcaklığı.. insanlar Temmuz, Ağustos aylarında özellikle yaşlılar bunalıyorlar. Bununla birlikte her yıl sayılarda artış var. Burada siz de gördünüz turlarla çalışıyoruz. Turlarımız gelip gidiyor, burada onları üç beş saat ağırlıyoruz. Turların dışında insanlar teknelerle, arabalarla gelip gidiyorlar, Dalyan’dan, Köyceğiz’den teknelerle, karadan geliyorlar.

SORU; Burada can sıkıcı bir olay cereyan etti mi bugüne kadar ve sağlık ekipleriniz var mı?
YANIT; Hiç olmadı..bir defa 75 seksen yaşlarında bir amca Ağustos ayı sıcaklarında iki üç saat suda durunca artık kendinden geçmiş. Biz gelen insanları uyarıyoruz. Nasıl girecek, nasıl davranacak onları uyarıyoruz. Tabii şimdi bazı insanlarımız da yedi gün değil de üç gün kalacak (günde üç defa diyoruz) onlar ne yapıyor, 21 banyoyu tamamlayım diye beş kere yedi kere on kere giriyor, tabii onu da vücut kaldırmıyor.

SORU; Yatılı kalmak isteyenler size nasıl ulaşıyor?
YANIT; Beni arıyorlar. Eskiden geldiklerinde yer bulabiliyorlardı. Her yıl burada yükseliş olduğu için şimdi beni aramadan gelmeyin diyorum onlara. Arıyorlar ben de defterime bakıyorum, odaların ne zaman boşalacağını söylüyor o güne gün veriyorum, ona göre geliyorlar.

SORU; Daha önce burada çamur banyonuz yoktu ilk başlarda. Çamur banyosu burada bir artış sağladı mı? Çamur banyosunun yararı nedir?
YANIT; Evet! Tabii artış sağladı! Çamur banyosunun cilde faydası var. Onu ince bir şekilde cilde sürüyorsunuz, güneşte kuruyor. Kururken farkına varırsınız, deriyi gerdiriyor, kıl diplerindeki gözenekleri açıyor suyun vücuda daha iyi intikal etmesini sağlıyor.

SORU; Bir konu daha var. Sağlık açısından yemekten önce mi sonra mı suya girmek daha iyi olur?
YANIT; Evet, evet tok karnına girmeyeceksiniz. Aç karnına gireceksiniz. Tok karnına girince zaten mide büyüyor su da sıkıyor. Fenalık geçirebilirsiniz.

SORU; Ne öneriyorsunuz? Burayı tanımayan insanlara bir mesajınız var mı?
YANIT; Günde üç defa sabah, öğlen akşam girecekler ve dinlenecekler. Burada kalınıyorsa eğer çıktıktan sonra terleme lazım. Gidecek odasına bir saat terleyecek, terlerken (o eklem ağrıları var ya işte onları) vücuttaki iltihapları atıyor. Böyle daha çok fayda öyle görülür. Mesajıma gelince şudur; Gelsinler görsünler, girsinler, denesinler buranın kıymetini anlasınlar.
3 Haziran 2010, Sultaniye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.