7 Haziran 2010 Pazartesi

Muğla Köyceğiz'de bir Yuvarlak Çay Söylencesi ve Belediye Başkanı Sayın Erbay ile bu konuda söyleşi; On beşinci yazı

Köyceğiz, Sultaniye termali turizm profiline form verir kehanetinde bulundum geçen gün. Bu kahinlik sanılabilirdi. Yanılmadığımı son birkaç günlük Sultaniye çalışmalarım sırasında gördüm. Hızlı bir yükseliş var orada.

Köyceğiz Belediye Başkanı, şair ve sporcu Sayın Erbay ile kordonda yürüdük. Beş yıl kadar önce 'Köyceğiz Sinema Günleri'nde fotoğraflarla kamuya bir sunum yaptığımı ve o akşam; 'sırtınızı göle, yüzünüzü dağlara dönün,' dediğimi kendilerine anımsattım.

Böylece Yuvarlak Çay için ilk haberler de gelmeye başladı. Aşağıda bu konuya yanıt veren Sayın Erbay bu suyun gizemli olduğunu da bir anekdot eşliğinde duyurdu.

Anekdot şöyle;'Sayın yeni Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu bize destek amacıyla iki ay önce buraya geldi. Arkadaşlara söyledim; "Gelip de Yuvarlak Çay'ın suyundan avucuyla içmemiş olsaydı Genel Başkan olamazdı. Bir daha gelsin avucuyla içsin Başbakan olsun," dedim.'

Değerli İzleyici,

Köyceğiz Gölü Kuzey bölgesinde, Çiçek Baba/Sandraz güneyi eteklerinde Yuvarlak Çay var. Yuvarlak Çay, Beyobası Beldesi'ne can veriyor. Söylenceye göre bir yörük obası oraya konaklamış ve öykü başlamış. Sayın Erbay ile yaptığımız söyleşiyi birlikte izliyoruz.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, KöyceğizSORU; Salih Bey, ulusal medyada ses veren bir Yuvarlak Çay konusu gündemi doldurdu. Yuvarlak Çay’da ne var?

YANIT; Tekin Hocam, şu anda Yuvarlak Çay'ın aktığı noktada bol miktarda nitrat var. Onun sebebi de alabalık çiftliğinin olmasından kaynaklanıyor.

SORU; ‘Yuvarlak Çay'ın aktığı noktada bol miktarda nitrat var,’ dediniz. Sadece bu mu?
YANIT; 2009, on beş aralıktan bu yana Yuvarlak Çay'na hidroelektrik santralı yapılması gündemdeydi.

SORU; Sizin için yıllarca önce ‘Çevreci Başkan’ dediğimi anımsıyorum. Doğa kaynağı olan su ve çevrenin geleceği önemli bir hadise değil mi?

YANIT; En önemli hadise hidroelektrik santrali ile ilgili, çünkü buldukları üç, beş litre/saniye suyun başına enerji piyasası kurulunun da almış olduğu bir karar var, on megavat üretilecek olan elektrikle ilgili ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu gerekli değildir diye çıkarılmış bir yasa var ve bu konuda 10 megavat elektiriği üretebilmesi için de en az bin litre/saniye su olması lazım. Yuvarlak Çay'da üç bin beş yüz litre/saniye sudan.. 3.4 megavat elektrik üreteceklerine göre.. yani bu bölgede en büyük sıkıntı, burada aşağı yukarı dört ay boyunca, aşağı yukarı 128 - 130 gün eylem yapıldı o köylülerle beraber, biz de orada idik, on dört bin kişi yaşıyor o bölgede.

SORU; Bu konu bölge insanları için ne veriyor? Bir hesap kitap yapılmış olmalı değil mi?
YANIT; Bu bölgede yaşayan insanların tarımsal amaçlı kullandıkları su.. onun için bir direniş gösterildi. Bu arada devam eden mahkemelerimiz de var.



Köyceğiz-Dalyan Çevre Koruma Birliği Başkanı olarak da ben davanın tarafıyım. Ben açtım davaları, üç tanesinde yürütme durdurma kararı aldık. Yani mahkemeler devam ediyor ama şirket sahibi burada sağlıklı bir yatırım olamayacağını, kadimden gelen su haklarını kullanmaya kalktığı takdirde çok sağlıklı, rantabl üretim olamayacağı düşüncesiyle de köylülerin bu duruşu karşısında vazgeçti.

25 Mayıs 2010, Köyceğiz

4 Haziran 2010 Cuma

Köyceğiz'de sağlık mucizesi, 'Gelsinler görsünler, girsinler, denesinler'; diyen Sultaniye Termal yönetmeni Mehmet Bey'in önerileri; On dördüncü yazı

Homeros'un dizelerini efsunlu bir esintiyle yineleyen Olympos/Ölemez Dağı eteklerinde, Sultaniye'de etkin izlenimlerle karşınızdayız.

Tam on üç, on dört yıl önce 'Bugünkü adı ile Ölemez Dağı, kaşifini bekliyor,' diye Hürriyet Gazetesi’nde (5 Ocak 1997) yazdım. Sanırım bu dağ, bu göl tılsımlarıyla kaşifini beklerken, bu satırların yazarını karşısında buldu.

Sırasıyla, bir ucundan tutarak bu gölün, bu dağın, bu tanrılar ve tanrıçalar vadisinin, bu karşıda Pan ve Kızlan dağları arasındaki lagun labirentlerinin sırlarını, gizlerini bir an için bu kükürtlü termal sularında aramaya başlarken buldum ben de kendimi. Nasıl oldu, bilmiyorum!

Değerli İzleyici,

Evet! Belki de hep birlikte bu labirentlerle yürüyecek ve birilerinin kulaklarımıza fısıldayacağı bu gizemli söylenceleri bekleyeceğiz. Evet! Bekleyelim! Bu efsaneleri beklerken, Sultaniye Termalinde Köyceğiz Belediyesi Başkanı Sayın Salih Erbay tarafından görevlendirilen ve burada dokuz yıldır yönetmenlik yapan Mehmet Bey ve çalışkanlıkları ile dikkat çeken ekip üyelerini; Öner Ongun, Salim Yılmaz ve Soner Yıldırgan'ı da aşağıdaki fotoğraflarıyla tanıyarak, söyleşinin öteki bölümünü birlikte izleyelim.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 4 Haziran 2010, Sultaniye, Köyceğiz, MuğlaSORU; Mehmet Bey kışın ne oluyor, yoksa kışın kapalı mı?
YANIT; Kışın da açık. Kışın bu yörenin insanları geliyor daha çok, bazen yağışlı oluyor ve göl yükseliyor o zaman gelemiyorlar. Gelmeden önce beni arıyorlar ben de onlara gelebileceklerini söylüyorum. Buranın en iyi mevsimi Eylül, Ekim, Kasım sonbaharla ilkbahar çok güzel oluyor burda. Temmuz, Ağustos çok sıcak olduğu için suyun sıcaklığı da otuz kırk derece, arkamız dağ, Ölemez Dağı, onun sıcaklığı, havanın sıcaklığı, suyun sıcaklığı.. insanlar Temmuz, Ağustos aylarında özellikle yaşlılar bunalıyorlar. Bununla birlikte her yıl sayılarda artış var. Burada siz de gördünüz turlarla çalışıyoruz. Turlarımız gelip gidiyor, burada onları üç beş saat ağırlıyoruz. Turların dışında insanlar teknelerle, arabalarla gelip gidiyorlar, Dalyan’dan, Köyceğiz’den teknelerle, karadan geliyorlar.

SORU; Burada can sıkıcı bir olay cereyan etti mi bugüne kadar ve sağlık ekipleriniz var mı?
YANIT; Hiç olmadı..bir defa 75 seksen yaşlarında bir amca Ağustos ayı sıcaklarında iki üç saat suda durunca artık kendinden geçmiş. Biz gelen insanları uyarıyoruz. Nasıl girecek, nasıl davranacak onları uyarıyoruz. Tabii şimdi bazı insanlarımız da yedi gün değil de üç gün kalacak (günde üç defa diyoruz) onlar ne yapıyor, 21 banyoyu tamamlayım diye beş kere yedi kere on kere giriyor, tabii onu da vücut kaldırmıyor.

SORU; Yatılı kalmak isteyenler size nasıl ulaşıyor?
YANIT; Beni arıyorlar. Eskiden geldiklerinde yer bulabiliyorlardı. Her yıl burada yükseliş olduğu için şimdi beni aramadan gelmeyin diyorum onlara. Arıyorlar ben de defterime bakıyorum, odaların ne zaman boşalacağını söylüyor o güne gün veriyorum, ona göre geliyorlar.

SORU; Daha önce burada çamur banyonuz yoktu ilk başlarda. Çamur banyosu burada bir artış sağladı mı? Çamur banyosunun yararı nedir?
YANIT; Evet! Tabii artış sağladı! Çamur banyosunun cilde faydası var. Onu ince bir şekilde cilde sürüyorsunuz, güneşte kuruyor. Kururken farkına varırsınız, deriyi gerdiriyor, kıl diplerindeki gözenekleri açıyor suyun vücuda daha iyi intikal etmesini sağlıyor.

SORU; Bir konu daha var. Sağlık açısından yemekten önce mi sonra mı suya girmek daha iyi olur?
YANIT; Evet, evet tok karnına girmeyeceksiniz. Aç karnına gireceksiniz. Tok karnına girince zaten mide büyüyor su da sıkıyor. Fenalık geçirebilirsiniz.

SORU; Ne öneriyorsunuz? Burayı tanımayan insanlara bir mesajınız var mı?
YANIT; Günde üç defa sabah, öğlen akşam girecekler ve dinlenecekler. Burada kalınıyorsa eğer çıktıktan sonra terleme lazım. Gidecek odasına bir saat terleyecek, terlerken (o eklem ağrıları var ya işte onları) vücuttaki iltihapları atıyor. Böyle daha çok fayda öyle görülür. Mesajıma gelince şudur; Gelsinler görsünler, girsinler, denesinler buranın kıymetini anlasınlar.
3 Haziran 2010, Sultaniye

Bedensel sağaltım ile ruhsal iyileşmenin de bu bölgedeki merkezi Köyceğiz Sultaniye'den haberler ve yönetmen Mehmet Bey ile söyleşi; On üçüncü yazı

Erken tarih öncesi çağlarda Roma Hamamları diye anılan ve bugün Sultaniye Termali diye tanınan yerdeyiz. Duygularımızı gemlemek, doğal ve yansız olabilmek için kendimizi zorla zaptediyoruz şu anda. Çevre, orman, kıpırtılı göl suları ile bir aradayız.

Bir kültür algısı olarak sağlık sorunları ile termal suları ilişkisi algısı çok erken çağlarda insanların dikkatini çekmiş olmalı.

Erken tarih öncesi çağlarda insan doğa ilişkisi bugünden daka sıkı fıkı oldu. İnsandaki doğa bilinci geliştikçe yaşam yolu aydınlandı. Termal, kükürtlü su, sayrılık ve iyileşme düşüncesi bu çağlarda ortaya çıktı. Sultaniye bu nedenle arkaik evrelerde bir kilometre taşı olarak erken aydınlanma yeri oldu.

Değerli İzleyici,

Bedensel sağaltım ile ruhsal iyileşmenin de bu bölgedeki merkezi idi birkaç bin yıl önce. İşte şimdi bu yerdeyiz. On yıldan bu yana burada çalışan ve dokuz yıldır buranın sorumlu yönetmeni olan Mehmet Bey ile de söyleşiyi burada yaptık.

Sağlık, iyileşme, termalin faydaları konusu ile üstelik kükürtlü su seanslarında düzenli ve sabırlı olmanın yararlılığını öne çıkan önermelerle de akılda kalması gereken ve iki bölümle sunulan söyleşiyi aşağıda izliyoruz.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 4 Haziran 2010, Sultaniye, Köyceğiz, MuğlaSORU; Sayın Mehmet Kemik, burayı canlandırdınız ve Köyceğiz’in yükselen yıldızı durumuna getirdiniz. Nasıl başladınız ve kaç yıl oldu, kısaca anlatır mısınız?

YANIT; On yıldan beri burdayım, dokuz yıldan beri buranın sorumlu müdürlüğünü yapıyorum. Sayın Başkanım Salih Erbay dokuz yıl önce buranın sorumlu müdürü yaptı beni. Buranın daha önceki halini biliyorsunuz Sayın Hocam Tekin Bey, şimdiki halini de görüyorsunuz. Hemen her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Sayın Başkanımın da çok büyük desteği var.

SORU; Mehmet Bey burası dünyada bir numara. Su verilerine ve iyileştirdiği hastalıklara bakıyoruz. Buraya gelenlerin size verdiği izlenimleri anlatır mısınız? Geliyor, tekrar geliyor ve geliyorlar... ne anlatıyorlar size?
YANIT; Tabii ki mineral açısından çok zengin bir su, dünyada ikinci, Türkiye’de birinci. Ben burada on senedir Belediye’ye burada gelen müşterilerime hizmet veriyorum ve asayla gelip normal yürüyüp giden insanları gördüm.

SORU; Mucize gibi bir şey! Mehmet Bey önerileriniz çok önemli çünkü hem tecrübeye dayanıyor hem de bilgi birikiminiz var. Bize bu konuda önerileriniz var mı?
YANIT; Bizim önerdiğimiz günde üç banyo. Bir on beş dakika girecek, bir beş dakika vücudu havalandıracak, bir on beş yirmi dakika daha girecek sonra gidip istirahat edecek. Günde üç banyo alındığı zaman hastaların iyi olmamasında bir sebep yok.

SORU; Ne tür hastalar var?

YANIT; En çok eklem ağrıları, kas yorgunlukları, romatizmal hastalıklar, kireçlenme, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası ve beslenme bozuklukları, bir de bağırsak hastalıkları için içme suyumuz var.(Sürecek)
3 Haziran 2010, Sultaniye

2 Haziran 2010 Çarşamba

Türkiye’de kaç tane Olympos var sanırsınız? Ben bunların birisini Köyceğiz’de Sultaniye Termali arkasında ellerimle koymuş gibi buldum; On ikinci yazı

Türkiye’nin yükselen yıldızı Köyceğiz bu yıl termal kaynakları ile dünya turizmine kapılarını hızla açtı. Sultaniye Termali yabancı hayranlarla şimdi dolup taşıyor.

Arkaik termal su verileri, dünyadaki pekçok sayrılık için sağaltma olanakları ile günümüz insanlarına tıpkı Roma Çağları düzeyinde sunuluyor.

Köyceğiz Belediye Başkanı Sayın Salih Erbay’ın çok özel girişimleri sonucu, pekçok turizm operatorü için burası bir turizm hedef noktası oldu. Özel çalışkanlıkları ile burayı bu başarılı noktaya getiren bir ekip de var. Hızlı hareket ritmi olan bir tim. Söyleşini yarın yayımlayacağımız Mehmet Bey'i tim yönetmeni olarak her zaman koşarken göreceksiniz.


Bu çalışkan tim, Köyceğiz Belediyesi kadrosuna bağlı ve fakat bu konuda uzmanlaşmış insanlar. Gün yirmi dört saat burada görev başında görürsünüz onları. Sultaniye seri yazılarla fotoğrafları da burada yayınlayacağız.

Bugünkü ilk izlenimlerimiz şunlardır; çoşkun bir kalabalığın çamurlu su ile arkaik termal su kaynakları arasındaki devinimleri... Bu devinimler dayanılmaz hızlı bir hareket ritmi veriyor.

İster uzak ister yakın bakışınızda sizi de şaşırtan ilk görüntü şu olur. Kükürtlü çamur rengine bürünerek devineduran bir hareket ritmi...

Bu ritm saniye saniye değişerek, mistik güçler tarafından yönetilen bir koreografi izlencesi duyumu verecektir gören gözler için. Kuşkusuz bu manzarayı kişisinin nasıl görmek isteği de var.

‘Olympos Saklı Cennet,’ başlıklı Hürriyet Gazetesi’nde (5 Ocak 1997) yayımlanan ilk yazımda bakın neler söylemişim.‘Türkiye’de kaç tane Olympos var sanırsınız? Ben bunların birisini Köyceğiz’de ellerimle koymuş gibi buldum. Bugünkü adı ile Ölemez Dağı kaşifini bekliyor. Olympos’un göle sınır eteklerinde kükürtlü sıcak sularıyla termal kaplıcaları var.’

Değerli İzleyici,

Arkaik dönemlerde, tarih öncesi çağlarda Roma Hamamları diye anılan ve bugün Sultaniye Termali diye tanınan yerdeyiz. Homeros'un dizelerini efsunlu bir esintiyle yineleyen Olympos/Ölemez Dağı eteklerinde ve Sultaniye'de arka arkaya söyleşiler ve izlenimlerle birkaç gün sürecek hızlı ve ritmik bir yayım coşkusu sardı içimizi...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 2 Haziran 2010, Sultaniye, Köyceğiz, Muğla